29 Aralık 2011 Perşembe
güneş
tüm cihanda savaş başlamış
yarınları ağrıyan aydın hanımın
artık saçı beyazlamaya başlamış
kendi sesine yabancı bir kuru rebap olanlar
taş duvarlarda ölü nakışa ulaşmış
aşk kitaplarda olsa ne olurdu
liszt parusun sesini duyamadığında
20 Aralık 2011 Salı
ne yeşil cinler ne de kahve telvesi
en son kahvenin telvesine bakıyordu
evvelden beri bunlara alışkın olan
denizlerin efendisi barbarosa
ilk defa hiç bilinmeyen bir yere varınca
ne yeşil cinler ne de kahve telvesi tarafından kurtarılabilmiş
18 Aralık 2011 Pazar
aşk olsun çocuk
ankarada hala kötülükler devam ederken
melikkız hop diye fırlamış onların üstüne
daha doğar doğmaz çıkmış bir kavs-i kuzah
liszt'e nadide bir yaprak verilince
hanımın gıfı gelmiş
elle beş peynirli ravioli açıldığında
günlerin köpüğü ninni sırasında
armonilere göre içki yapınca
genizden şarkı söyleyenler
her zaman kalplerdeki yerleri almış
göz çizen kısa boylu eli titrek
hayranını hala bulamayınca
hanımın gıfı gelmiş tuvalete gitmiş
örekemi getirin demiş
12 Aralık 2011 Pazartesi
bâ
anlamalı ki küçük adamlar gece olanları
çıkmalı dışarı eleğimsağma göründüğünde
şişme kadının veled-i zinaları
reyhan ile orhan tırmanmış allahüekber'e
küçük fu asya maya'yı düğüne götürünce
iyi olun ki amonyaklı gözleriyle bakmasın size engin amca
küçük çocuklar lapalarını tabaklarında bıraktıklarında
ayşe teyze size temizliğe geldiğinde
iyi olun ki amonyaklı gözleriyle bakmasın size engin amca
siyah beyaz kısa adam köprüden atlamış adem-i muvaffakiyetten
tutamamış onu uzun burunlu laz cemiyetten
uzak dur benden demiş siyah elbiseli nene
elinde kalbini taşıyan bebek ona gelince
mezardan kalkıp yürümüş bir derebeyi
elinde tavuk tutan kadını tavuklar yiyince
11 Aralık 2011 Pazar
şark-ı şivan eylemek
sokrates hala işe yaramayan şeyleri sayıyor
duchamp artık duşakabinlere sarmış dans ediyor
dylan herkesin uçmasını istiyor
ırzı gırık hasan ağa eşeğinine nal ararken
liszt gözleri dolmuş çanak
kaplumbağa efendisi kedi sevicisi mahmut bey
beethoven'ın yirmi beş çeşnili sosunu yerken
üçgen çatılı kırmızı evin altında
pardo bukowski çeviriyomuş
engizisyondaki boynu bükük başı kopuklar
fuzuli aylık parasını alamadığında
kırmızı mantarları oğlaklara
çorba niyetine içiriyormuş
nedir bu koçların balıklardan çektiği
dediğinde ise kaplumbağa efendisi kedi sevicisi mahmut bey
kimse ona emeklemeden yürümeye çalışan
yedi günlük bebeği anlatmıyormuş
9 Aralık 2011 Cuma
beyitlerden oluşumlar 2
beyitlerden oluşumlar
uzun uzadıya gidişli gelişli dana
8 Aralık 2011 Perşembe
uzun bi bekleyişten sonraki hayal kırıklığı
ama erkan oğur dinliyorum
7 Aralık 2011 Çarşamba
tam kedi işte
normalde olsa huysuzlanırdım
3 Kasım 2011 Perşembe
bilsem şaşarım
31 Ekim 2011 Pazartesi
düşündükçe insan
yazmayalı
uzun zaman oldu
düzgünce düşünmeyeli
ve en kötüsü
düşününce oldu
insan düşünmemeli
çünkü düşünce insanı
yoldan çıkarandır
düşünmek yasaktır
ama her şeye rağmen
düşünmeli insan
düşünmek
acı vericidir
acıyı hissetmek güzeldir
etrafındakinin farkına varmaktır
olanın olduğu gibi
olmadığını ancak
düşününce görür insan
ve tek bir hareketle siler
insan
elini yanağından çeken
insan gibi
düşünmek acıdır
acı kötüdür
acı iyidir
acı hayattır
acı kederdir
keder şiirdir
şiir hayattır
hayat iyidir
iyi kötüdür
kötü uzaktır
uzak yakındır
yakın işarettir
işaret meyvedir
meyve aşktır
uzun zaman önce
çok uzun zaman önce
bir yılın on üç ay
bir günün yirmi saat olduğu
günlerde
kangurular annelerinin
karnından çıkmadan
yavru kuşlar ilk kez uçmadan
bi adam varmış
ve adam olan her hikayede
olduğu gibi
adamın yanında kadın da
varmış
adam
düşünmeyi o zaman bırakmış
adam düşünmeyi bıraktı
kanguru annesinin karnından
çıkmadı
yavru kuş ilk kez uçmadı
bir gün yirmi dört saat
bir yıl on iki ay olmadı
adam düşünmeyi bıraktıktan
sonra
beş kanguru annesinin karnında
öldü
yedi yavru kuş büyüdü
yuvasında çürüdü
otuzdokuzbin saat
atmışbeş ay geçti
adam bi işaret buldu
sonra meyveyi buldu
adam düşündü
beş kanguru annesinin karnında
öldükten
yedi yavru kuş büyüyüp
yuvasında çürüdükten
otuzdokuzbin saat
atmışbeş ay sonra
düşündü insan
acı çekti düşündükçe
acı çekti hissettikçe
hissettikçe öğrendi
öğrendikçe düşündü
düşündükçe insan
işareti buldu
düşündükçe insan
kangurular annelerinin karnından
çıktı
yavru kuşlar uçtu
bir gün yirmi dört saat
bir yıl on iki ay oldu
düşündü insan
acı çekti düşündükçe
acı çekti hissettikçe
hissettikçe öğrendi
öğrendikçe düşündü
düşündükçe insan
işareti buldu
26 Eylül 2011 Pazartesi
ahlaksız bir yazı; meme
üstünde duracağım konu
meme
evet evet doğru yazdım
meme
imge arkadaşımın isteği
üstüne
şimdi yazacağım konu
meme
meme diyince ne gelir
insanın aklına
benim ilk olarak
memeler baş kaldırmış
memeler baş kaldımış
kavuşmuyor düğmeler
kavuşmuyor düğmeler
sözlerini içeren
ibrahim tatlısesin seslendirdiği
bir türkü geliyo
ikinci olarak
deportivo dan
1000 moi meme
diye bi şarkı
geliyo
bi çoğu kişinin aklına
gelenleri tahmin etmek
pek zor olmasa gerek
meme ne alaka
ne gerek var bu yazıya
hatta terbiyesiz bile
diyebilirsiniz
ya da direk göğüs olarak
düşünebiliriz memeyi
asıl doğru terim memedir
zaten
gögüs o bölgeye denir
neyse ya da hiç tahmin
edemeyeceğim bir şey
bile aklınıza gelmiş olabilir
bugün imgenin doğumgünün
imgenin küçücük bi
kafası var
ama gerçek anlamda
ve çok sevimli
ve kısa saç çok yakışmış
ve ellerimi kafasına koyunca
az daha küçük olsa
sanki birleşicekler
ama çok severim
ben onun küçük kafasını
tutup kaldırmayı
o da elimi tırmalar
ve son olarak
imgeye ve okuyan herkese
yönelik olan bir soruyla
yazımı tamamlamak istiyorum
küçük kamyonların üstlerindeki
büyük yükler bonus kafalara
benzemiyo mu
21 Eylül 2011 Çarşamba
günler arasında üç fark olması bir tesadüf mü
yazamıyorum diye bıraktım
yapamıyorum diye
bıraktığım biçok şey gibi
bıraktım
dönüp denedim yazmayı
olmadı
bi kaç denemeden sonra
tırnağımı kessem bile
iki seneden sonra
olmadı
yazamadım
tam on altı
gün geçti
son yazımı yazalı
on üç gün geçti
saçımı kestireli
on gün geçti
sakalımı keseli
yedi gün geçti
tırnaklarımı keseli
saat on on
ben
normalde on iki saat
uyuyan ben
artık altı saat uyusam
da kurtarırım diyorum
ama kurtarmıyo işte
5 Eylül 2011 Pazartesi
oh mis
müziğin sesi sonda
fakat duyamıyorum
oooh womaan
now and forever
yeni kitaba başladım
adını duyduğunuzda
ne sorunlu bi çocuk
bu diceksiniz
ya da kitabı araştırınca
dört "şehvet düşkünü"
adamın yüzyirmi gün
boyunca yaptıklarını anlatıyo
diyebiliriz
e napıyolar
o kadar derine girmek
istemem
aslında isterim de
burda olmaz yani
öyle böyle değil
adını söylemedim
sodomun'un yüzyirmi günü
dizlerim ağrıyo
neden bilmem
boyum uzuyodur dicem
o yaşı geçtim
pek fazla da yürümedim
öküz gibi bi salata yedim
bide et
çok dehşetti et
kendim yaptım diye
söylemiyorum
mutfak hala güzel kokuyo
oh mis
4 Eylül 2011 Pazar
şalalalalalala
ama saat altıda
yatıyorum
güneş doğuyo ben
uyuyorum
küçükken ben
daha dört beş yaşlarındayken
sabah altıda uyanırmışım
yani öyle bişeyler
dedem de sabah güneşim
dermiş bana
şimdi ne derdi acaba
yatın zıbarın
güzel uyardı bence
saat şuan üç
uykum var gibi
ama uyumıcam
büyük ihtimalle
bu gece son gecem
artık alışmalıyım
altıda uyumak yerine
altıda kalkmaya
şu şarkı da
güzeldir yani
dura bas kalalım arada derede arada
inecem ben burda
22 Ağustos 2011 Pazartesi
fakat
fakat istanbulu değil
müziğimi dinliyorum
gözlerim kapalı
yatağımda yatarken
uzaktan gelen
köpek havlamaları
robert smithin
sesi
arkadan gelen
güzel klavyeyi
yatakta kafamı çevirdiğimde
çıkan hışırtıları dinliyorum
gözlerim kapalı
sağımda nietzsche
solumda hikmet ran
beni izliyolar
bi aralar
kuşum vardı o da
karşıdan izlerdi geceleri
beni
ölmeseydi isimsizlikten
arkamda ise
bahadır baruterin
istiklal çizimi
şimdi ise beyoğlundayım
sokak müziğinin
yasaklandığı yerde
akordiyonumu çalıyorum
masaları kaldırdıkları yerlerde
masama oturmuş
gelen geçeni izliyorum
yatağımdayım
sağımda nietzsche
solumda hikmet ran
karşımda ise
kuşum
hala isimsiz
hala canlı
ve bi o kadar
da ölü
gece uzun
ve uykum var
ya da yok
fakat
the night is always young
fena değildi aslında
akordiyon çalasım var
ama akordiyonum
yanımda değil
gece gece
le banquet
dinlersem olacağı
bu tabi
daha ne beklersin ki
neyse ya çok istedim
nostalji olsun diye
counter strike indirdim dün
deli etti beni
dört tane şey indirdim
ikisi inmedi
biri işe yaramadı
ama olsun
biraz oynadım
şimdi de limbo
diye bişey indiriyorum
çok illegalim şu aralar
güzel mi acaba
kitap okumadım
uzun zamandır
geçen bira diye bişeye
başladım
güzeldi aslında
ve kısaydı çok
ama bitirmedim
bide babamı
beklerken
anton çehovun
hikayelerine başladım
bi daha da okumadım
fena değildi aslında
21 Ağustos 2011 Pazar
ah be ah
bi şarkı dinledim bugün
aslında filmde duymuştum
ama dikkat etmemişim
sadece müziği dinleyince
bi garip
bi hoş
aynı zamanda bi
de kötü oldu içim
neden bilmem
şarkı çok güzel ama
hele o adam
o sesi çıkartıyo ya
ne desem
bilemedim
yani o derece
oh woman
my woman
açıkca söylemek gerekirse
nerden aklıma geldi
bilmiyorum ama
okulu özledim
sabahın köründe kalkmak
gerekmese
çok güzel olucak
ama valla özledim
belki sadece istanbulda kalmak
istediğim için özledim
sanmıyorum pek
ama özledim işte
ah be ah
19 Ağustos 2011 Cuma
ben artık uyuyorum
ben dedim
12 Ağustos 2011 Cuma
içki içiyon mu abi
10 Ağustos 2011 Çarşamba
yazık yazık
o kadar çok
geliyo ki yazmak
ama ne yazıcağımı bilmiyorum
bi daktilom olsa keşke
bi de içecek bişeyle
yiyecek bişey
aslında mutfakta
kağıt helva var ama
üşendim oraya yürümeye
sabaha kadar behzat ç
izlemeyi planlıyorum
iyi ki varsın diziport
ramazan diye
televizyonda göstermeyenler
zaten ayrı bi vaka
yazık yazık
ne denir daha
9 Ağustos 2011 Salı
sanki şöyle diyo
piyanoda
sabre dance diye
daha öyle bi
şizofrenik parça görmedim
ama baya güzel
kendine çekiyo insanı
sanki şöyle diyo
-aman, kendini asmış yüz kiloluk bir zenci,
üstelik gece inmiş, ses gelmiyor kümesten;
ben olsam utanırım, bu ne biçim öğrenci?
hem dersini bilmiyor, hem de şişman herkesten.
iyi nişan alırdı kendini asan zenci,
bira içmez ağlardı, babası değirmenci,
sizden iyi olmasın, boşanmada birinci...
-çok canım sıkılıyor, kuş vuralım istersen.
bide haluk bilginerin
ağzından daha güzel oluyo
şu yazıyı yazıyım diye
teyzemi odasından kovdum
ilham geldi diye
3 Ağustos 2011 Çarşamba
hoş yani
28 Temmuz 2011 Perşembe
hoşbi görüntü olmuyo
ipleri şişeye yapıştırırken
yapıştırıcı damladı üstüme
o da yaktı
üstüme dökülen
her şey gibi
beni öldürmeyen
güçlendirir demiş
nietzsche
demiş de demiş adam
işi yokmuş
kedi dadandı bizim
bahçeye
miyavlayıp durdu yemek yerken
kalktım etimi ona verdim
korka korka baktı bana
bi kaç kez yanıma
gelicekmiş gibi oldu
şimdi nerde bilmiyorum
breatheçalıyo
aleximurdoch
içimdebişey var
gribi don gibi
yoksa siyah mı
bilemedim
ama ben dantelli severim
uzunbi yürüyüşe çıkmak
lazım ara sıra
gerçeklikten kopup
hayal dünyasına bi
yürüyüş
ya da kısaca
tuvalete gidiyim
firstwetakemanhattan
thanwetakeberlin
hesabı yani
yapacak işim yok
tek başıma sinemaya
gittim bugün
oturdum en arkanın
en ortasına
bide film orijinal dilinde
olsaydı
bide üç boyutlu olmayaydı
ne kadar gereksiz bi
olay şu üç boyut
bi işe yaradığı yok
neyse şimdi
alfama çalmaya başladı
madredeusdan da
kendime geldim biraz
birazdan da behzat ç
başlıcak
zaman biraz daha hızlı
geçse bari
herkes uyusa
uyuyakalsa
bi ben kalsam
yatsam öyle verandada
çok uzun zaman oldu
pek dayanılmıyor artık
napsam da bilemedim
nolucak bu iş
ne kadar yakınmışım
amannolucak
bazen de yakınmak
gerek zaten
bugün sinemanın açılmasını
beklerken
çıkardım kitabımı
oturdum yasladım sırtımı
sinemanın duvarına okudum
kinyasvekayrayı okuyorum şimdi
güzelgidiyo
aklımabigün istiklaldeyken
beşiktaşanadolunun kapısına
oturup kitap okuduğum gün geldi
saat sekiz gibiydi
hava soğuktu
ve param bitmişti
kitabın adını unuttum
cennet tarlaları gibisinden bişeydi
bitirmedim kitabı
tabi o zaman güvenlikçi
gelip beni ordan kaldırmadı
hoşbi görüntü olmuyo
diye
susurluk balıkesiri geçtikten sonra mı
aha işte bu o yazı
otobüsteyim şimdi
e tabi
ne otobüsü
nası giriyosun sen
internete diceksiniz
elimle yazıyorum ya
karnemin üstüne
seksen yedi geldi
ortalamam
şu ana kadar ki
en düşük ortalamam
olsun ama o da
iyidir
neyse Behzat ç
izliyodum bitti o da
yapacakbi iş de yok
otobüs de bi durmadı
açım ben
otobüse binmeden
önce ailecek
cundadaydık neyse
sonra ayvalığa girince
bi yerde yiyelim
bari dedik
gittik baktık
ocağı kapadık
dediler
o sırada
benim kuzen
futbol manyağı
aslında
futbol değil spor
manyağı
resmen manyak
geçen boğaya binen
adamlarıizliyodu
gerçi ben de izledim
ama neyse bi baktı
bahçeye prokejtörlen
maç yansıtyolar
bide beşiktaşın maçı
olmasın mı
neyse koştu oturdu
maçı izledik bir sıfır
beşiktaş yendi
atleticomadridi
kırk beş dakika
oynadılarama
üçlü maçlarmış
ne dandik iş
o kadar dandik ki
artık futbolcular bile
milletvekili oluyo
o kadar yani
neyse balıkesiri geçtik
sanırım
üç şarkı dinledim
şunu yazana kadar
ahanda dördüncüye geçtik
dur sayayım
bir
sigaramın dumanına sarsam
iki
seni düşünmek güzel şey
üç düşler sokağı
dört
bilinmeyen ülke hepsi
de ezginin günlüğü
kalemimin ucu
bitti
zaten karne de
bitti
yazıcak yer
yok