22 Ağustos 2011 Pazartesi

fakat

istanbuldayım

fakat istanbulu değil

müziğimi dinliyorum

gözlerim kapalı

yatağımda yatarken

uzaktan gelen

köpek havlamaları

robert smithin

sesi

arkadan gelen

güzel klavyeyi

yatakta kafamı çevirdiğimde

çıkan hışırtıları dinliyorum

gözlerim kapalı

sağımda nietzsche

solumda hikmet ran

beni izliyolar

bi aralar

kuşum vardı o da

karşıdan izlerdi geceleri

beni

ölmeseydi isimsizlikten

arkamda ise

bahadır baruterin

istiklal çizimi

şimdi ise beyoğlundayım

sokak müziğinin

yasaklandığı yerde

akordiyonumu çalıyorum

masaları kaldırdıkları yerlerde

masama oturmuş

gelen geçeni izliyorum

yatağımdayım

sağımda nietzsche

solumda hikmet ran

karşımda ise

kuşum

hala isimsiz

hala canlı

ve bi o kadar

da ölü

gece uzun

ve uykum var

ya da yok

fakat

the night is always young

fena değildi aslında

şuan çok feci

akordiyon çalasım var

ama akordiyonum

yanımda değil

gece gece

le banquet

dinlersem olacağı

bu tabi

daha ne beklersin ki

neyse ya çok istedim

nostalji olsun diye

counter strike indirdim dün

deli etti beni

dört tane şey indirdim

ikisi inmedi

biri işe yaramadı

ama olsun

biraz oynadım

şimdi de limbo

diye bişey indiriyorum

çok illegalim şu aralar

güzel mi acaba

kitap okumadım

uzun zamandır

geçen bira diye bişeye

başladım

güzeldi aslında

ve kısaydı çok

ama bitirmedim

bide babamı

beklerken

anton çehovun

hikayelerine başladım

bi daha da okumadım

fena değildi aslında

21 Ağustos 2011 Pazar

ah be ah

my woman diye

bi şarkı dinledim bugün

aslında filmde duymuştum

ama dikkat etmemişim

sadece müziği dinleyince

bi garip

bi hoş

aynı zamanda bi

de kötü oldu içim

neden bilmem

şarkı çok güzel ama

hele o adam

o sesi çıkartıyo ya

ne desem

bilemedim

yani o derece

oh woman

my woman

açıkca söylemek gerekirse

nerden aklıma geldi

bilmiyorum ama

okulu özledim

sabahın köründe kalkmak

gerekmese

çok güzel olucak

ama valla özledim

belki sadece istanbulda kalmak

istediğim için özledim

sanmıyorum pek

ama özledim işte

ah be ah

19 Ağustos 2011 Cuma

ben artık uyuyorum

yatağımda yatıyorum

şimdi

çalan delilah

durum bi garip

ne güzel

şarkı

ne garip

şarkı

yanımda bi yastık

kolumu yastığa atmışım

hayal kuruyorum

çalan delilah

durum hala garip

birazdan amsterdam

başlıcak

in the port of amsterdam

there is a sailor who sings

of the the dreams that he brings

from the wide open sea

dicek amanda palmer

ne hoş kadın ya

hele o

kaşları yok mı

dövemeden

vay anasını diyosun

sonra brian viglione

gitarın tellerine

öyle bi vurucak ki

dındırı dın dın

diye

çalan amsterdam

durum hala garip

yanımda yastık

kolum yastığı boğucak

kadar sıkı

koku ise unutulmaz

çalan sing

durum artık değişik

yastık göğsümde

soğuk

fakat sıcak

elim belinde

saçları yanağımı kaşındırıyo

çalan sing

sing for the bartender

sing for the janitor

sing

sing for the cameras

sing for the animals

sing

sing for the children

shooting the children

sing

sing for the teachers

who told you that you couldn't sing

just sing

çalan sing

söylenen

you motherfuckers youll sing someday

sen nasıl bi

insansın

amanda palmer

olamaz böyle

hele kaşların

çalan two headed boy

durum bi hoş

yastık çoktan uyudu

ben hala yatıyorum

yazıyorum

dinliyorum

birazdan gözümü kapatıcam

göbeğimin üstüne yatıcam

başımı sola çevirip

sol kolumu onun üstüne

atıcam

çünkü

ben hep öyle

uyurum

çalan two headed boy

durum bi garip değişik hoş

ve

ben artık

uyuyorum

ben dedim

en uyumlu üçlüler

ketçap beyaz peynir üzüm

teriyaki sos tavuk gnocchi

tuz limon tekila

nutella güllaç kase

kuru(h)asan uzum

iki oldu biliyorum

ne var yani

aha bi tane

daha buldum

hanife rakı takı

12 Ağustos 2011 Cuma

içki içiyon mu abi

geçen oturmuş

tren bekliyodum yerde

yerde oturan tek

ben varım

bide gölgeydi

ooh

dedim diğerleri

neden ayakta

neden oturmuyolar

bugün şimdi gene

tren bekliyorum

ve yerdeyim

yanımda gözlüklü

uzun saçlı

bıyıklı bi amca

o da yerde

içki içiyon mu abi

içiyom

ramazanda

tabi ramazanda da

gittin mi yabancı ülkeye gitmişsindir

gittim

nereye ingiltereye mi

10 Ağustos 2011 Çarşamba

yazık yazık

içimden aslında

o kadar çok

geliyo ki yazmak

ama ne yazıcağımı bilmiyorum

bi daktilom olsa keşke

bi de içecek bişeyle

yiyecek bişey

aslında mutfakta

kağıt helva var ama

üşendim oraya yürümeye

sabaha kadar behzat ç

izlemeyi planlıyorum

iyi ki varsın diziport

ramazan diye

televizyonda göstermeyenler

zaten ayrı bi vaka

yazık yazık

ne denir daha

9 Ağustos 2011 Salı

sanki şöyle diyo

bi parça çalıyorum

piyanoda

sabre dance diye

daha öyle bi

şizofrenik parça görmedim

ama baya güzel

kendine çekiyo insanı

sanki şöyle diyo


-aman, kendini asmış yüz kiloluk bir zenci,
üstelik gece inmiş, ses gelmiyor kümesten;
ben olsam utanırım, bu ne biçim öğrenci?
hem dersini bilmiyor, hem de şişman herkesten.

iyi nişan alırdı kendini asan zenci,
bira içmez ağlardı, babası değirmenci,
sizden iyi olmasın, boşanmada birinci...
-çok canım sıkılıyor, kuş vuralım istersen.

bide haluk bilginerin

ağzından daha güzel oluyo

şu yazıyı yazıyım diye

teyzemi odasından kovdum

ilham geldi diye



3 Ağustos 2011 Çarşamba

hoş yani

yazamıyorum

çizemiyorum da

neden bilmiyorum

bi müzik var şimdilik

benim için

akordiyon da

yetmiyo

piyanomu istiyorum

hafta sonu gelse

bi keşke

dönsem istanbula

kavuşsam bi

film bile izleriz

uzun zamandır

jetonlu oyuncaklara

binmemiştim

dicektim ki

bindiğimi hatırladım

geçen

heri potıra gittiğim

gün bindim

bi oyun var

araba yarışı çok

sevdiğim

ama adını bilmiyorum

öyle işte

bi gidiyim

jetonlu oyuncaklara

da binicem

dün gece tam

yatarken abim

bi kadın dinletti

adı agnes obel

güzel sesi var

hoş yani