burda yeraltı edebiyatı dedik
palahniuk dedik
e neden yeraltı edebiyatının
babasını demiyelim
bukowskiden neden bahsetmeyelim
palahniuk dedik
herkese de önerdik ya
bukowskiyi öyle herkese önermiyoruz işte
herkes sevmez bukowskiyi
benden duydunuz
palahniuk okudunuz
bukowski'yi de şimdi duyuyosunuz
gidip okuyunca beğenmiceksiniz
çünkü bukowski
öyle bir adamdır ki
sizi o güpgüzel hayatınızdan alır
kendi bok içindeki hayatına çeker
palahniuk'ı herkes sevebilir
sevmeyen ölsün zaten
ama
bukowski öyle değil
palahniuk'ı seven
bukowski'den nefret edebilir
pür abazalıktır bukowski
pür pislik
pür ayyaşlık
o sizi yeraltının çekirdeğine indirir
ve bunları yaşadığı için
yazısı da bir o kadar basit ve sadedir
belki de en güzel yanıdır o
çoğunlukla kendi hikayesini anlatır
anılarını falan
ama arada uydurma hikayeleride vardır
mesela vitrindeki mankeni beğenip
evinde götürüp onunla aşk yaşayan adam gibi
ya da kendi anısından
tuvalet kağıdı bulamayınca
kıçını donuna silip
onu da tuvalete atıp
tuvaleti tıkamayı sevdiğini de anlatabilir
çünkü o bukowski
onu bir okuyup
iki okuyup
üç okuyup
dördüncüde sıkılabilirsiniz
ya da dördüncüyü üçüncüden
daha büyük hevesle okuyabilirsiniz
çünkü o bukowski
o yaşlı ayyaş
sizi nerelere sürükler bilemezsiniz
şiirleri de vardır onun
bir çok şiirden de iyidir şiirleri
öyle sıkmaz insanı
düz yazı yazar gibi anlatır
içinden ne geçerse onu yazar
çünkü o bukowski
kitap öner deseniz
ne derim bilemem
gidin kitapçıya
hangi kitabı varsa
onu alın çıkın
ama yeni başlayanlar için
bukowski nasılmış
kimmiş neymiş
öğrenmeniz için
factotum'u okuyun derim
bir de mavi kuş diye
şiiri vardır
hemen okumanızı öneririm